{ "title": "Tartışmacı Anlatım Örnekleri", "image": "https://www.dilekceornegi.gen.tr/images/tartismaci-anlatim-ornekleri.jpg", "date": "19.01.2024 16:14:52", "author": "merve gündoğdu", "article": [ { "article": "
Tartışmacı Anlatım Örnekleri, Tartışmacı anlatım, yargıyı, bir fikri ya da tavsiyeyi çürütme, değiştirme maksadıyla yazılan yazılarda kullanılan anlatım şekline tartışmacı anlatım denmektedir. Yazılarda ve yazınsal eserlerde yer alan bir anlatım şeklidir. Bu anlatım şekli üzerinde durulan fikre, yargı ya da öneri ortaya atar. Sonra ise fikrinin neden doğru olmadığı ve geçersiz olduğu konusu tartışılmaktadır. Doğal olarak tartışmanın amacı okuyucuların belli bir nokta üzerindeki kökleşmiş yargı ve düşüncelerini değiştirmek; o kişilerin de kendimiz gibi düşünmesini sağlamaktır. Bu anlatım yönteminde önce, ele alınan, ispatlanmak veya çürütülmek istenen fikir öne sürülür. Sonra bu fikrin niçin doğru olduğu veya olmadığını gerekçeleriyle ortaya koyar. Yazar bunları gerçekleştirdikten sonra kendi görüşünün haklı olduğunu ispatlamaya çalışır. Tartışmacı anlatımda örneklendirme, karşılaştırma, tanımlama, tanık gösterme gibi düşünceyi geliştirme yollarına başvurulur. Şimdi birkaç tane tartışmacı metin örneği ile konuyu pekiştirelim.

Tartışmacı Anlatım Örneği 1

Tiyatro mu, yoksa orta oyunu mu daha üstündür? Bence tiyatro orta oyununa nazaran daha üstün bir sanat dalıdır. Orta oyununda yalnızca güldürü ögesi bulunmaktadır. Amaç izleyenleri yalnızca güldürmektir. Bu da söz oyunları ile yer yer kaba kelimelerle gerçekleştirilmektedir. İzleyici kulağa hoş gelen sözlerle sadece gülüp, eğlenmektedir. Tiyatro da ise öyle değildir. Çünkü tiyatro çok yönlü bir sanat dalıdır. Tiyatro kimi zaman güldürür, kimi zaman ağlatır. Tiyatro güldürürken de ağlatırken de izleyiciyi eğitir, ona bir şeyler öğretir. Çünkü tiyatronun amacı insana bir şeyler kazandırmaktır. Bu da tiyatronun, orta oyunundan daha üstün olduğunu gösterir.

Tartışmacı Anlatım Örneği 2

Bakıyorum çevremdeki insanlara, etraflarında gördükleri ve bazı alanlarda bilgisi olanlara “bilge insan” diyorlar. Çoğunlukla bu değerlendirmeye şaşırıyorum. Salt öğrenme, bazı noktalarda bilgi sahibi olmak bilgelik midir yoksa değil midir? Bence önemli olan sahip olunan bilgilerin hayata geçirilip, geçirilemediğidir. Ayrıca öğrenilen şeyler hiçbir zaman yeterli olmayacaktır. Çünkü şu hayatta öğrenilecek o kadar sayısız şey vardır. Bana göre gerçek bilgelik, bilgilerin günlük hayata aktarılabilmesidir. Gerçek bilgelik ise insanın bilmediklerinin farkına varmasıdır. Bilgelik “Zihnim her şeye açık, daha yolun başındayım' diyebilmektir. Ayrıca ‘'Bilmediğim şeylerin yüz katı kadar çok şey var öğrenilecek” diyebilmektir. Gerçek bilgelik işte tüm bunların toplamından ibarettir.

Tartışmacı Anlatım Örneği 3

Babalar ile çocuklarının birbirlerini anlamadığı yönünde yapılan eleştirilere katılmıyorum. Çünkü zamanla şekil değiştiren bir toplum yapısında babalar ile çocukları elbette anlaşamayacak. Bugün babalar ile evlatları arasındaki bilgi, inanç, töre, bakış açısı, dünya görüşü vb. Durumlardan anlaşmazlık niçin yadırganıyor. Biz babalar ile evlatlarının anlaşamamalarından değil, anlaşma­ları durumundan korkmalıyız. Eğer bir toplumda bu anlaşma sağlanmışsa gelişme durmuş demektir.

Tartışmacı Anlatım Örneği 4

Güzellik kavramının göreceli olduğu doğru değildir. Toplumu oluşturan kişiler birçok “güzel” tanımlamasında birleşebiliyor. Bir bakıma bu konu modaya benziyor. Moda, başlangıçta bir tür bireysel ve meydana getirilen güzelliktir; yeni olduğu için de göreceli kabul edilir. Ancak, bu meydana getirilen güzellik gerçekte ortak bir emeğin ürünü olarak kabul edilir. Eliot'un söylediği gibi 'Şimdi geçmiş yaşantılarla yönetilir; geçmiş ise bugünle değişir. Nitekim bunun böyle olduğunu, güzelliğin ortak bir çabadan kaynaklandığını, geçmiş zamanlarda yapılan on araştırmadan sekizi bu gerçeği doğruluyor.

Tartışmacı Anlatım Örneği 5

Bazı şair ve yazarlar yazdıkları eserleri anlayabilmeleri için okurların çaba harcamasını, istemektedirler. Bence bunun anlamı kendini beğenmişliktir. Yazdıklarımı anlayabilmek için okurumun zorlanmasındansa, onları anlatırken ben zorlanmalıyım. Bence okur bir eseri, bir yazıyı okurken, yalnızca anlamak için değil, okuyup anladıktan sonra birtakım sonuçlara varabilmek için çaba harcamalıdır.
" } ] }