Öyküleyici anlatımda yazarın amacı, okurları olayın içindeymiş gibi yaşatmaktır. Olaylar, belirli bir akış içinde ve birbirleriyle bağlantılı olarak anlatılır. Bu anlatım tekniğinde okuyucular, günlük hayatlarından bir kesit içerisindeymiş gibi hissederler. Öyküleyici anlatımda kişiler ve olaylar önemli bir yer tutar. Yaşanmış ve eyleme dayalı olaylar, öyküleme anlatım tekniğiyle aktarılır. Bu teknik, romanlarda ve gezi yazılarında oldukça sık kullanılır. Öyküleyici anlatım tekniğine birkaç kesit örnek verelim.

Zümrüt yeşili, hayal gibi bir ormanın içerisinde yürüyorduk. İnce patikalar vardı, yürüyüş yapanlar için. Ana yol da bir taraftan görünüyordu. Patikanın bitiminde köye varacaktık. Fazla geç kalmamak için hızlı adımlarla ilerliyorduk. Hem de bu temiz, güzel havanın tadını daha da çok çıkarmaya çalışarak. Bir haftalığına tatil için geldiğimiz bu yerden hiç ayrılmak istemiyorduk. Her şey o kadar doğal ve güzel ki. İnsan ömrünü burayı görmeden boşa geçirmiş sayılır. Bu yüzden kalan ömrümüzün daha iyi geçmesi için burada kalmayı ve buraya yerleşmeyi de aklımızdan geçiriyorduk. Çok güzel ve temiz bir havası var. Her yer çiçekler, yemyeşil ağaçlar ve otlarla dolu. Hiçbir atık kirlilik göze çarpmıyor. Köye yaklaştığımızda içtenlik ve samimiyet bizi karşıladı. Sanki kırk yıldır tanışıyormuşuz gibi. Misafir olduğumuz eve yaklaştıkça hava da kararmaya başladı artık. İçeri girdik, güzelim yemek kokuları aldı bizi. Bahçeden toplanan otlarla yapılan ot kavurmaları, kabak çiçeği dolmaları, bahçeden toplanan sebzelerle yapılan salatalar, doğal tereyağı ve ayran, hepsi kendi ürettikleri ürünlerle elde edilen yemekler. Hepsi birbirinden lezzetliydi. Hemen ellerimizi yıkadık ve sofraya geçtik. Samimiyet dolu bir sohbet eşliğinde yemeklerimizi yedik. Bu ortam, bu samimiyet huzurun var olduğunu tekrar gözlerimizin önüne serdi ve artık çok daha mutluyduk.

Güneş'in kavurucu sıcağı artık gittikçe rahatsız etmeye başlamıştı. Otobüs mola verdi. Herkes paldır küldür inmeye başladı. Ankara'ya kadar gelmiştik. Balıkesir'e ise daha epey vardı. Mola yerinde durup bir şeyler yemek istedim. Fakat yarım saat süremiz vardı. Ardından yolculuk başlayacaktı. Ne yiyebilirim diye düşünürken köşede bir çocuk tost yapıyordu ve temiz görünüyordu. Kaşarlı tost yapmasını ve buz gibi bir ayran vermesini istedim. Geçtim bir masaya oturdum. Beş dakika sonra tost ve ayran hazırdı. Gayet lezzetli bir tosttu. İkinciyi istemekten kendimi alıkoyamadım. İkinci tostu da yedikten sonra zamanım daralıyordu ve hesabı ödeyip hemen lavaboya gittim. İhtiyaçlarımı hallettim ve çıkıp otobüse bindim. Otobüs hareket komutu verince bir koşuşturma başladı ve diğer yolcular da bindi. Kiminin elinde tost, kimin de ekmek arası döner, öylece bindiler otobüse. Herkes yerine geçti ve elindekileri yemeye devam ettiler. Ardından otobüste çay servisi yapıldı. Bir çay içmek iyi geldi. Ardından yastığımı çıkarıp koltuğun başına koydum ve biraz kestirmek istedim. Çok uykusuzdum. Bir baktım, bir el uyandırdı beni ve Balıkesir'deyim.